21 Mart 2009 Cumartesi

Seçim kartındaki hadis sahih çıkmadı

Zaman Gazetesi'nde bugün yayınlanan haberi okuyucularımızın görüşlerine sunuyoruz

Seçim kartındaki hadis sahih çıkmadı

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Peygamber Efendimiz'in sözü" diye çıkartma kartına yazdığı söz sahih çıkmadı. Hadis uzmanları, CHP'lilerce vatandaşlara dağıtılan kartın üzerinde yer alan "Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır." ifadesinin kayıtlarda yer almadığını belirtiyor.
Hadis-i şeriflerde adalet ve adaletli yöneticilerin önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Marmara Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. İsmail Lütfü Çakan, bugüne kadar kayıtlarda böyle bir hadise rastlamadığını dile getiriyor. Hadis uzmanı Prof. Dr. İbrahim Canan da "Lafız olarak böyle bir hadis hatırlamıyorum." diyor. Uzmanlar, Peygamberimiz'in adalet ile ilgili "En faziletli cihat zalim bir idarecinin yanında ona adaleti söylemektir.", "Kıyamet gününde hiçbir gölgenin olmadığı bir günde Allah'ın gölgesinde gölgelenecek olan adil hükümdardır." sözlerinin bulunduğunu belirtiyor. Hz. Ömer'e ait "Adalet mülkün temelidir" sözüne de dikkat çeken hadisçiler, CHP'lilerin seçmene dağıttığı kartlarda yer alan ifadenin, bu sözlerden derlenmiş olabileceğini vurguluyor.

Zaman

Çıkanlar ve batanlar: Hasan Cemal ve Ertuğrul Özkök

Er - Gene - Kon konusunda uydurma diyen Ertuğrul Özkök'e Ali Bayramoğlu fena giydirdi.
Çıkanlar ve batanlar:

Hasan Cemal ve Ertuğrul Özkök


Balbay günlüklerini tersten doğrulayan bir gelişme Cumhuriyet Gazetesi'nden amiyane deyişle "tık" çıkmamasıdır.
"Tık" sesi gelmeyen başka bir yer, başka bir köşe de Ertuğrul Özkök köşesidir.
Bir zamanlar okurlarını Hrant'ın katilleriyle empati kurmaya davet eden Özkök tutarlı davranmaya devam ediyor.
Balbay günlükleriyle ilgili tek satır yazmadığı gibi, dün Milliyet Gazetesi'nin verdiği "pas" üzerine, "Dink şemaları çöktü, o zaman bütün belgeler sanal olmasın, Ergenekon da uydurma olmasın" anlamına bir yazı kaleme almıştı…
Dink cinayeti şemalarıyla ilgili dün gerekeni söyledim, tekrara gerek yok…
Resmi yalanlama gerçeği örtmez; Özden Örnek günlükleri ne kadar gerçekse Dink şemaları da o kadar gerçektir….
Ama şu açıktır ki, Doğan Medya Grubu'nun yayın politikalarında suçu ve suçluyu gizleme, tahrif etme, üstünü örtme, karalama eğilimi Özkökgiller üzerinden alabildiğine devam ediyor…
Kafatasları çıkıyor Silopi'deki kuyularda, darbe planları ortaya dökülüyor, bu "grubun yayın müdürleri" hâlâ kimi vahim belgeleri "ellerine bile almadan" sahte ilan etmeye, resmi açıklamaları hiç sorgulamadan doğru kabul etmeye soyunuyor, kemik parçalarını görmezden gelmeye devam ediyorlar…
Ahlak ve meslek etiği açısından boğazlarına kadar krize batmış, gruplarını ekonomik ve politik açıdan ağır biçimde krize sokmuş durumdalar.
Köşeme şu notu düşmüşüm birkaç hafta önce, 2002'den bugünlere uzanan çizgiyi anlatırken:
"Reform projesi etrafındaki ittifak çözüldü. Değişim cephesi kan kaybetti. Direnç cephesi ise güç kazandı. Çözülmedeki kritik nokta 2007 cumhurbaşkanlığı seçimidir. Doğan Medya Grubu ve diğerleri o kritik andan itibaren yer değiştirmeye başlamışladır. Gül'ün adaylığına karşı çıkmışlar, başörtüsü sorununu yeniden bir mesele haline getirmişler, 27 Nisan Muhtırası'nı desteklemişler, sivil anayasa girişimini rejim krizi havasına sokmuşlar, kapatılma davasına destek vermişler, en önemlisi derin devletten darbecilere, silahlı ve örgütlü direnç yapılarına yönelik Ergenekon soruşturmasını sıradanlaştırmaya, hafifletmeye yönelmişlerdir…"
Aynı politikaya devam ediyor Özkökgiller, "özellikle Ergenekon konusunda", üstelik çok zayıf, her geçen gün daha da zayıflayan imkanlarla, gerçeklerin üzerine gidenleri intikamcı olarak suçlama zırvalarıyla…
Bu anlayışın yaşadığı ahlaki çöküşle Ergenekon enkazının tümüyle altında kalacağı gün çok uzak değildir…
Hasan Cemal'den sık söz ediyoruz…
Özkökgillerin ortasında dimdik duruyor, sözünü sakınmadan…
İşte size iki farklı gazetecilik:
Birincisi için, Özkökgiller için türlü günlükler, şemaların varlığına işaret etmek ön yargı, kin duygusu, intikam hevesi anlamını taşıyor…
İkincisi ise bunlar arasında gazeteciliği ve ahlakı tarif ediyor.
Özkök'ün Ergenekon sanal olmasın dediği gün, yani dün, Hasan Cemal şöyle diyordu:
"Balbay günlüklerinin bir boyutu daha var önem taşıyan:
Medya...
Bu konuda bazı düşüncelerimi satır başlarıyla özetlemek istiyorum.
(1) Balbay günlükleri haberin Allah'ıdır.
(2) Böylesine büyük bir haberi tümüyle görmezlikten gelmenin gazetecilikte yeri yoktur.
(3) Balbay günlüklerini yok sayan medya yöneticilerinin gazetecilik dersinden alacakları not sıfırdır.
(4) Balbay günlüklerine burun kıvıran ya da haberi kerhen, yasak savarcasına gören gazete yöneticilerinin notu da kırıktır.
(5) Gazeteci milletini de bağlar hukuk. Ama hukukçu değildir gazeteci! Bazen kamu yararı öylesine ağır basabilir ki, bedelini ödemeyi göze alır ve yürüyüp gider gazeteci, eğer gerçekten gazeteciyse..."
Tarihi hangi eğilim yazsın…
Tercih sizin…

yeni şafak