2 Aralık 2008 Salı

TÜRKİYE'DE HARAM REKORU KIRILIYOR


Ne hazindir ki bir polemik konusuda bu olay.Mülüman bir ülkede gerçekten de faiz rekorları kırılıyor,neredeyse çoğu vaizler,Müftüler bile paralarını bankada en yükseğinden değerlendiriliyor, konut kredilerinin fazileri haram olmaktan çıkarıldı.Diyanetimizin bu konularda istediği fetvayı net olarak verememesi cek ve caklarla sızlanması neticesinde ve tabi Müslümanlık laf ve nüfus cüzdanında kaldığı için bu konuda daima magazinsel bir şekilde polemikler arasındaki yerini almakta... güzel polemik yazısını daha sizler sunuyoruz.Buda paranın Müslüman bir ülkenin gündemde kalan polemiği iyi seyirler,pardon okumalar.....

TÜRKİYE'DE HARAM REKORU KIRILIYOR

'Faiz haramdır. Bu çok doğru ve sistemin kanını emen gerçeği, 1400 yıl önce anlatan çok doğru bir kural.' Bu cümleler, Vatan Gazetesi'nin tanınmış bir yazarına ait.
"Faiz haramdır. Bu çok doğru ve sistemin kanını emen gerçeği, 1400 yıl önce anlatan çok doğru bir kural." Bu cümle, islami kesimde yazan bir yazara ait değil. Tam tersine İslami kesime sık sık saldırmasıyla bilinen Vatan Gazetesi'nde ki bir yazara ait.
Vatan Gazetesi yazarı Yiğit bulut, bugünkü yazısında sistemin kanını emen ve dinimizin yasakladığı faiz konusunu ele aldı. Bulut, faizin zararlarını ve insanlar başta olmak üzere ülkelerin kanını nasıl emdiğini örnek ve verilerle aktardığı yazısında ilginç tespitlere de yer veriyor.
İşte Yiğit Bulut'un Vatan Gazetesi'nde yer alan o yazısı...
Türkiye’de “haram rekoru” kırılıyor...Faiz haramdır... Bence “çok doğru” ve “sistemin kanını emen gerçeği, 1400 yıl önce anlatan” çok doğru bir kural...
Türkiye’de “haram rekoru” kırılıyor...
Faiz haramdır... Bence “çok doğru” ve “sistemin kanını emen gerçeği, 1400 yıl önce anlatan” çok doğru bir kural...
Peki “yüksek kalan faiz” kimin için olumlu?
Siz yorulmayın, hiç zahmet etmeyin ben söyleyeyim: Parayı yani borcu veren ve sistemi dengede tutmak açısından diğer taraftan parayı “fazlasıyla” alan için olumlu...
Daha açıkçası borç veren para sahipleri, bankalar ve borç alıp günü kurtarmaya çalışan siyasi otorite için...
Peki böyle bir faiz ile reel olarak “iş yapmak”, finansal anlamda ise sermaye piyasalarının gelişmesi mümkün mü?
52 milyar dolar faize
Sonuç 1: Türkiye’deki toplam paranın yüzde 90’ından fazlasının yüzde 10’un elinde olduğunu bilir ve bu gerçeğe Türkiye’ye rant kazanmaya gelen yurtdışı kaynaklı para gerçeğini de eklerseniz, ortaya şöyle bir sonuç çıkar: Faiz yükselince, Türk halkı cebine girmesi gereken paranın daha büyük bir bölümünü ’risk görüp’daha fazla prim talep edenlere aktarıyor...
Sonuç 2: Matematik ispat mı istiyorsunuz? Çok uzağa gitmeyin 2004 yılında halk olarak 70 katrilyon, yani o günün kuru ile 52 milyar dolar faiz harcamamız var. Soralım bu para nerede? http://limoncasozler.blogspot.com
Sevgili dostlarım, kutsal kitaplara bile “haram” tespiti ile giren ve modern ekonomistlerin “katalizör” veya “dengeleyici” olarak tanımladıkları faiz dinamiği, ekonomideki hastalığın belirtisidir... Hastalık yayıldıkça faiz artar, hastalık azaldıkça faiz düşer... Hastalığın her zaman “gerçek” olması da gerekmez, sanal ve beklenti kırılması odaklı da olabilir... Sebebi de çok açıktır sağlıklı bir ortamda sizinle beraber bu ülkede paralarını tutmak isteyenler sizden “düşük risk” primi talep ederler. Ortam bozuldukça ve algılama değiştikçe risk primi istekleri artar ve sonunda, siz onları davet etmemenize rağmen sistem öyle kurulduğu için, aynen 2004 yılında olduğu gibi, bütçenizin yarısını onlara aktarır hale gelirsiniz...
Sonuç 3: Faiz, bir ekonominin dengeleyicisi gibi görünse bile aslında sistemi kuranların kurnazlığı sonucu “varlık transfer eden” yerine “çözüm” gibi gibi görünen bir dinamiktir... Siz “denge konumunda” kaldığınızı düşünürken, sizin denge konumunda kaldığınızı sanmanızın bedeli “varlıklarınızın transfer edilmesidir...” http://edebiyatcafe.blogspot.com
Sonuç 4: Sistem gereği siz hiçbir şey yapmasanız dahi bir süre sonra yüksek faiz talebi doğabilir. Ülkeler krize girer, sonra yeniden sakinleşir. Bu da sistemi kuranların ’dayandığı “büyük birader” mantığı içinde’tez-antitez döngülerinin çalışarak “birilerini daha zengin” ettiği yapıdır...
Sonuç: Türkiye’de “bu faiz seviyesi” oldukça ve “birileri” bu seviyeleri hedef olarak gördükçe “ne reel sektör”, ne de SERMAYE PİYASALARI GELİŞEMEZ! Ve malesef Türkiye “haram rekoru” kırmaya “haram olanı” vermeye devam eder! Türkiye “ödediği bu faizden kurtılamadıkça”, bu çarkı kırıp dışına çıkamadıkça asla ama asla KALKINAMAZ!

Hiç yorum yok: